Gazze'nin Yavaş Ölümü - Şifahen Değil Acilen Filistine Yardım Lazım
30 Temmuz 2007 Pazartesi
'Eli Kurusun, Kurudu da…'
Mustafa İSLAMOĞLU | |
Ebu Leheb, "alev babası" anlamına geliyor. Bilindiği gibi Hz. Peygamber'in öz değil üvey amcası olur. Kardeşi Ebu Talib'in vefatından sonra "beyaz bir sayfa" açmak istiyor ve yeğenini çağırıyor. Kavmiyetçilik damarları kabarmış olacak. "Bak bak, yeğenini himaye etmedi, edemedi!" dedirtmemek için yapıyor bunu, adam olduğundan değil. Amcasının davetine icabet eden Hz. Peygamber'e, yekten sorduğu soru şu: "-Ben Müslüman olursam bana ne var?" Hz. Peygamberin dudaklarından tek cümlelik net bir cevap çıkıyor: "-Herkese ne varsa, sana da o var?" Vahyin "Elleri kurusun, kurudu da…" diye beddua ettiği Ebu Leheb'in buna karşılık söylediği söz, aslında sadece dünün Tevhid ve Şirk mücadelesinin arka planını değil, günümüz Türkiye'sindeki mücadelenin de arka planını ele veriyor: "-Beni herkesle bir tutan din olmaz olsun!" Malum azınlığın bu ülkede peydahlanma süreci, yaklaşık iki asırlık bir hikâye. Mütegallibe sınıflar, kaleyi içten ele geçirmek için peydahlanırlar. Bu her yerde böyledir. Genellikle zapt edilmesi zor, sağlam kaleler için uygulanan kadim bir desisedir bu. Bir tür Truva atı yöntemi yani. Düşman, kaleyi çarpışarak bileğinin ve yüreğinin gücüyle elde edemeyeceğini anladığında bu yola başvurur. Osmanlı İslam kalesini bileğinin gücüyle yıkamayanlar, kaleyi içten yıkmak için bir Truva atı sınıfı peydahlamaya koyuldular. Bu ülkedeki Batılılaşma projesi, Truva atı projesidir. Batılılaşma hikayesi, bâtıllaşma hikayesidir. Bu proje, "milleti iddialarından arındırma" üzerine kuruludur. Bu toprakları ancak bu yolla iddialarından arındırabileceklerini biliyorlardı. Ve tabi ki iddialarından arındırmadan bu ülkeyi "kuyruk" edemeyeceklerini de… Bundan ta iki yüzyıl mukaddem Osmanlı'nın en cins kafa çocuklarını Paris'e devşirilmek üzere gönderdiler. Osmanlı devşirme sistemi tersine döndürülmüştü. Tanzimat ve Islahat süreciyle yabancıların eğitim kurumu açmalarının önü açılınca, devşirme süreci dışarıda değil içeride sürdürüldü. Söz konusu yabancı misyon okullarında idrakini iğfal ettikleri zümreler peydahladılar. Bunları damızlık olarak kullanıp, Osmanlı Askeri mekteplerini ele geçirdiler. Askeri devşirince zaten iş kendiliğinden kolaylaşmış oldu. Fakat bütün bu süreçlerde Müslüman halk hep boğaza takılan kılçık oldu. Onu devşiremediler. Müslüman halk iddialarına sahip çıktı. "iddiam duam, duam iddiam" dedi. Bunu dediği her seferinde darbe yedi, dipçik yedi, muhtıra yedi, sopa yedi, zılgıt yedi. Ama ağır aksak bugüne kadar iddialarını taşıdı. Bir avuç mütegallibenin ensesinde boza pişirmesine kendi yöntemleriyle hep itiraz etti ve edecek. Şimdi gözlerimizin önünde süren kirli kavga, aslında bunun kavgası. Mütegallibe, Truva atı yöntemiyle içten yıktığı kaleyi asıl sahiplerine geri vermemekte direniyor. Kalenin halkı, kalesini içten savunuyor. Mütegallibe, ilk defa tarihi dış desteğinden mahrum kalacağı endişesi taşıyor. Çünkü mütegallibeyi Truva atı olarak kaleyi içten yıkmak için kullanan egemen dış odaklar için maşa kullanmanın modası geçti. Bu modanın geçtiğini anlayan kadim mütegallibe sınıfı, yetiştirme yurdundan salınmış sahipsiz kız sendromuna tutuldu. Hırçınlığı bundan. Ele âleme kendisini maskara edecek uçuk kaçık yöntemlere sarılması bundan. Bu ülkede Truva atı olarak peydahlanmış mütegallibe zümresinin sorunu tali değil aslidir. Bir: Var oluş sorunu yaşıyorlar. Zira aidiyetleri yok. Öz nesebini inkâr edip kendisine düzmece nesep tedarik eden birinin tepkilerini veriyorlar. Sözün özü, ben idrakinden mahrumlar. İki: Beka sorunu yaşıyorlar. Zira kökleri yok. Işık karşısında karanlığa, inanç karşısında inkâra benziyorlar. En küçük sarsıntıda vaveyla koparıyor, her şeyi olmak ya da olmamak sorununa dönüştürüyorlar. Üç: Değer sorunu yaşıyorlar. Zira sahici değerden mahrumlar. Kendilerini peydahlayan egemen güçler onlara etiketler ve fiyatlar koymuş. Onun için etiketsiz olanı kavrayamıyor, değeri ve değerleri olanları anlamıyor, değere fiyat biçmeye kalkıyorlar. Dört: Yer sorunu yaşıyorlar. Zira kelimenin tam anlamışla yersizler. Onun içindir ki, en ecnebisi en yerli gibi, en haymatlosu en vatanperver gibi görünüyor. En dinsizi "Din elden gidiyor" çığırtkanlığı yapıyor. Yersizler, çünkü "yerlilere karşı savaşan kovboy" rolündeler. "El", mecazen gücü ve kudreti temsil eder. "Eli kurusun" demek, "gücü sönsün, kudreti yok olsun" demektir. Modern Ebu Leheb'lerin derdi aynı: Herkesle bir tutulmak. Millete güvenmeyenleri, "herkesle bir tutulma" korkusu sardı. Dedikleri, Ebu Leheb'in dediğiyle aynı: Beni herkesle bir tutan olmaz olsun. O halde namazlarda, Tebbet suresini ta yürekten okumaya devam. |
Çeçenistan Cephesinden haberler var.
Komutan Abdullahtan bahar ve yaz aylarında artışa geçen Çeçenistan da ki direnişle ilgili haberler var. | |
Komutan Abdullah ın Çeçenistan da yaşananlarla ilgili yapmış olduğu açıklamaların bir kısmında şu sözlere yer vermektedir. Bilindiği gibi ÇİC Askeri Şu ra sı her fırsatta direnişin zafere kadar süreceğini ve en az eskisi kadar güçlü olacağını ve zaferlerle dolu günlerin yaklaştığını ilan etmekteydi. İçerisinde olduğumuz yaz aylarında Çeçenistan ın genelinde şehir ve dağlarında mücahidlerin başarılı operasyonları göze çarpmaktadır. Son günlerde dağlık bölgeler özellikle Vedeno, Nojay-Yurt, İtum-Kali, Şatoy, Kurçhaloy, Açkhoy-Martan, Urus-Martan bölgelerinde işgalci ve işbirlikçilerine kayıplar verdirilmiş ve bölgelerde kontrol mücahitlerin inisiyatifine geçmiştir. Bu bölgelerde işgalci güçler rahatça hareket edemez hale gelmiştir. Yapılan operasyonlar sırasında elbette ki şehidlerimiz olmaktadır ve olacaktır da.. Şehidlerimizin kanı bizim direnişimize ayrı bir güç vermekte ve mücadelemizi değerli kılmaktadır. İnşallah direnişimizi engellemek isteyen ve onu görmek istemeyenler sesimizin ve gücümüzün daha da yükselmesine engel olamayacaklardır. Zafer e giden yolda emin adımlarla ilerlemekteyiz. Allah ın yardımının ve zaferin yakın olduğuna inanıyor ve ilan ediyoruz. Özellikle dağlık bölgelerde hâkimiyetini kaybeden işgalciler şehirlerde de artan direnişi bastırmak için büyük bir güç kullanarak yeni zulümler yapma hesapları içersinde olduğu bilinmektedir. Bunun için tüm maddi güçlerini silahlarını ve askeri güçlerini harcamaktadırlar. Ama onların sonunu Allah bizlere bildirmiştir. "Şüphesiz ki Allah yolundan alıkoymak için mallarını harcayanlar, onu yine harcayacaklar, sonra bu kendilerine yürek acısı olacak, nihayet mağlup olacaklar. Küfürlerinde ısrar edenler toplanıp cehenneme sürülecekler" (Enfal 36) Allah yolundan alıkoymak isteyenler bu kadar gayret gösteriyorsa, Biz Allah ın rızasını kazanmak ve kardeşlerinin acısını dindirmek isteyen Müslümanlar olarak ne kadar çok çalışmamız gerektiği malumunuzdur. İçerisinde bulunduğumuz üç aylar ve yaklaşan Ramazan ayı yapacağımız hayırların misliyle karşılık bulacağı değerli aylardır. Bu aylarda sizlerin dua ve gayretlerinizi biraz daha arttırmanızı sizlerden Allah için isterken inşallah bizlerin zaferleri de size bu ayların hediyesi olacaktır. Yapılanmamız, çalışmalarımız ve programlarımız Allah ın izniyle başarıyla tamamlanma noktasındadır. Bundan Sonra Rabbimizin yüzlerimizi güldürecek sevinçli zaferleri hepimize göstereceğini ümit etmekteyiz. Dualarınızla ve gayretlerinizle bizimle olmaya devam ediniz.. Güzel günlerin geleceği günler inşallah yaklaşmaktadır. Allah sizleri ve bizleri yolundan ayırmasın. Rızasına uygun hareket etmeyi hepimize nasip etsin. Rabbim yolunda yaşamayı ve ölmeyi hepimize sevimli kılsın. Bizlerin canlarını katına razı olduğu kullardan şehidler olarak alsın. ÂMİN Sizleri Allah için seven ve dualarında her zaman size yer veren Kardeşiniz Abdullah Al Kavkaz |
Papa'ya kolay(!) soru!
Papa 16. Benedict'in Güney Koreli rehinelerin serbest bırakılmalarıyla ilgili çağrısına, Taliban sözcüsü Yusuf Ahmedi, Kandahar'daki rehine Taliban kadınların durumu ile cevap verdi. | |
Taliban Sözcüsü Yusuf Ahmedi, Papa 16. Benedict'in Güney Koreli rehinelerin serbest bırakılmalarıyla ilgili çağrısına, Papa'nın Afganistan'daki yabancı askerlerin sivil ölümlere yol açması konusunda ve Afgan hapishanelerindeki kadın tutuklular konusunda neden ses çıkarmadığı sorusuyla karşılık verdi. Taliban Sözcüsü Ahmedi, Afganistan'da esir aldıkları Güney Koreliler'in serbest bırakılması çağrısında bulunan Papa 16. Bendict'e, Afganistan'daki sivil ölümlere ve ABD askerlerinin kontrolündeki cezaevlerindeki Afgan kadınların durumlarına neden sessiz kaldığı sorusunu sordu. Ahmedi, Fransız Haber Ajansı'na telefonla yaptığı açıklamada, "Neden Papa, Bagram ve Kandahar'daki Afgan kadınların tutukluluğu ile ilgili herhangi bir açıklama yapmıyor? Neden yabancı asker güçlerinin Afgan sivilleri öldürmelerine sessiz kalıyor? Afganistan yabancı askerler tarafından kuşatılmış durumda ve bu askerler masum insanların üzerine bomba yağdırıyor" dedi. Taliban militanları, rehin tuttukları Güney Koreli esirlerin serbest bırakılması karşılığında Afgan hapishanelerindeki Taliban militanlarının salıverilmesini istiyor. Taliban, isteklerinin yerine gelmesi için verdiği süreyi ilk olarak cuma gününe, ardından pazartesi gününe kadar uzatmıştı. |
28 Temmuz 2007 Cumartesi
YAGMUR DUASI
YAGMUR DUASI
Ben geldim geleli açmadi gökler
Ya ben bulutlari anlamiyorum
Ya bulutlar benden birsey bekler
Hayat bir ölümdür ask bir uçurum
Ben geldim geleli açmadi gökler
Bir yagmur bilirim bir de kaldirim
Biri damla damla alnima düser
Digerinde durup göge bakarim
Ne sehir ne deniz kokan gemiler
Bir yagmur bilirim bir de kaldirim
Nedense aldanmis bir gece annem
Bir kadin gömlegi giydirmis bana
Iste vuramadi gökler bana gem
Dinmedi içimde kopan firtina
Nedense aldanmis ilk gece annem
Biri çikmis gibi bos bir mezardan
Ortalikta ölüm sessizligi var
Bana ne geldiyse geldi yukardan
Bana ne yaptiysa yapti bulutlar
Biri çikmis gibi bos bir mezardan
Iyi ki bilmiyor kalabaliklar
Yagmura bakmayi cam arkasindan
Insandan insana sükür ki fark var
Birine cennetse birine zindan
Iyi ki bilmiyor kalabaliklar
Yagmur duasina çiksaydik dostlar
Bulutlar yarilir gökler açardi
Simdi ne ihtimal ne de imkan var
Göge hükmetmekten kolay ne vardi
Yagmur duasina çiksaydik dostlar
Ben geldim geleli açmadi gökler
Ya ben bulutlari anlamiyorum
Ya bulutlar benden birsey bekler
Hayat bir ölümdür ask bir uçurum
Ben geldim geleli açmadi gökler
Sezai Karakoç
Ben geldim geleli açmadi gökler
Ya ben bulutlari anlamiyorum
Ya bulutlar benden birsey bekler
Hayat bir ölümdür ask bir uçurum
Ben geldim geleli açmadi gökler
Bir yagmur bilirim bir de kaldirim
Biri damla damla alnima düser
Digerinde durup göge bakarim
Ne sehir ne deniz kokan gemiler
Bir yagmur bilirim bir de kaldirim
Nedense aldanmis bir gece annem
Bir kadin gömlegi giydirmis bana
Iste vuramadi gökler bana gem
Dinmedi içimde kopan firtina
Nedense aldanmis ilk gece annem
Biri çikmis gibi bos bir mezardan
Ortalikta ölüm sessizligi var
Bana ne geldiyse geldi yukardan
Bana ne yaptiysa yapti bulutlar
Biri çikmis gibi bos bir mezardan
Iyi ki bilmiyor kalabaliklar
Yagmura bakmayi cam arkasindan
Insandan insana sükür ki fark var
Birine cennetse birine zindan
Iyi ki bilmiyor kalabaliklar
Yagmur duasina çiksaydik dostlar
Bulutlar yarilir gökler açardi
Simdi ne ihtimal ne de imkan var
Göge hükmetmekten kolay ne vardi
Yagmur duasina çiksaydik dostlar
Ben geldim geleli açmadi gökler
Ya ben bulutlari anlamiyorum
Ya bulutlar benden birsey bekler
Hayat bir ölümdür ask bir uçurum
Ben geldim geleli açmadi gökler
Sezai Karakoç
23 Temmuz 2007 Pazartesi
MEB'den yenilik: Dersler kayda alınacak
Milli Eğitim Bakanlığından yeni bir proje. Bakanlığın 2007-2008 eğitim öğretim yılında başlatacağı yeni bir projeyle ilk ve orta öğretim okullarındaki tüm dersler kamera ile görüntülenebilecek.
Kamerayı öğretmen sınıfa koyacak ve o gün yapılan dersi kaydedecek. Ders bitiminde öğrenciler görüntü verilerini alarak, akşam eve gidince o gün içinde anlatılan dersi, görsel olarak tekrar edebilecek. Proje, ilk olarak bir ilde pilot olarak uygulanacak.
HABER 7 - 23 TEMMUZ 2007 PAZARTESİ
21 Temmuz 2007 Cumartesi
SAĞDUYU PARTİSİ AKP den Desteğini Geri Çekti
Sağduyu Partisinin resmi veb sitesinden şu açıklama yapıldı,
SAĞDUYU PARTİSİNDEN KAMUOYUNA AÇIKLAMA:
22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisini desteklemiyoruz.
2002 yılında, AKP’ye, inanç özgürlüğü ile ilgili hedefleri itibari ile şartlı destek vermiştik. Ancak, bu şartlı desteği geri çekiyoruz.
Mevcut AKP hükümetini, bünyesinde, yakın hissettiğimiz, dost bildiğimiz bazı şahsiyetleri barındırmasına rağmen, özellikle vaad ettikleri özgürlükler ile ilgili olarak, son beş yıl içerisinde somut bir gelişme kaydetmemeleri sebebiyle, yapılacak genel seçimlerde desteklemiyoruz.
Seçimlerden inanç özgürlüğü ve sağduyunun galip çıkması dileğiyle...
MKYK Üyesi
Nureddin Coşan
SAĞDUYU PARTİSİNDEN KAMUOYUNA AÇIKLAMA:
22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisini desteklemiyoruz.
2002 yılında, AKP’ye, inanç özgürlüğü ile ilgili hedefleri itibari ile şartlı destek vermiştik. Ancak, bu şartlı desteği geri çekiyoruz.
Mevcut AKP hükümetini, bünyesinde, yakın hissettiğimiz, dost bildiğimiz bazı şahsiyetleri barındırmasına rağmen, özellikle vaad ettikleri özgürlükler ile ilgili olarak, son beş yıl içerisinde somut bir gelişme kaydetmemeleri sebebiyle, yapılacak genel seçimlerde desteklemiyoruz.
Seçimlerden inanç özgürlüğü ve sağduyunun galip çıkması dileğiyle...
MKYK Üyesi
Nureddin Coşan
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Atatürk'ün Amerikaya yaptığı konuşma...
hasenat
KUR'AN-I KERİM ARAŞTIRMA VE İNCELEME PROGRAMI ...... |
Mükemmel
bir Kur'an-ı Kerim araştırma ve inceleme
programı.
Arapça metin, 22 meal, 4 fihrist. Arapça ve Türkçe gelişmiş arama seçenekleri, ayetleri derleme ve sonradan okuma, metin editörü, alfabetik sıralama, kullanıcı tarafından belirlenebilir renklendirme, geliştirilmiş program özellikleri. Tıklayın indirin... Tamamen ücretsiz... |